[a]Yönetmen: Ryan Murphy
Senaryo: Larry Kramer , Ryan Murphy
Ülke: ABD
Tür: Dram
IMDB Puanı:
Vizyon Tarihi: 25 Mayıs 2014 (ABD)
Dil: İngilizce


[hakkinda]Tiyatro oyunu The Normal Heart'ın tv filmi uyarlaması olan yapıtta 80'li yıllarda salgın şeklinde yayılan AIDS virüsüne karşı başlattığı kampanyayla dikkat çeken aktivist yazar Ned Weeks'in hikayesini konu ediniyor. Ned Weeks, erkek arkadaşı Felix ile birlikte bu virüse ve insanların kafalarındaki AIDS imajına karşı esaslı bir başkaldırış öyküsünü ortaya çıkarırlar. Dünyaya göstermeye çalıştıkları şeylerden biri de insanların zannettiğinin aksine AIDS'in eşcinsel birliktelikten doğan bir hastalık olmadığı gerçeğidir. Ned Weeks, kendi adımlarıyla başlattığı bu mücadelede, hastalığa karşı savaşan bir grubu da kurarak önemli bir figüre dönüşür. [/hakkinda]

[yorumlar][/yorumlar]

SINIRDA : Anladım ki ben homofobik bir adamım ama şu kadarını söyleyim İncir Reçeli başka duygulara hitap ediyordu belkide onda bir kadınla erkek vardı ondan ama arkadaş bunda bu kadar erkek harbiden beni yordu bir tek kadın var o da felçli bu nedir arkadaş.
Yani uzun lafın kısası bana pek uymadı.
AmenRaa : Yıllardır. Yüzyıllardır. Asırlardır. Bu duyguyu yaşayan herkesin, birbirine benzeyen fakat hissettirdiği tecrübelerin kişiye göre farklılık gösterdiği tarifi en zor kelimedir Aşk. Dillere destan olmuş nice efsane hikayelere, filmlere, dizilere kısacası yaşama dair her alanda karşımıza çıkan yegane duygudur Aşk. Hiçbir zaman sonu mutlu bitmeyen, kalplerde derin acılara sebebiyet veren, en büyüğünü yaşarken bile bırakacağı sancıyı da beraberinde getiren duygudur Aşk. Kime sorsanız mutlaka anlatacağı bir şeyler vardır. Kime sorsanız en büyük Aşkı yaşayan kendisidir. Elbette insanları bunun için suçlayamazsınız. Mutluluğu da, acıyı da yaşayan bilir. Bu hissi tatmayan birine günlerce, aylarca anlatsanız ne fayda. Tadına bakmadığı bir lezzetin tarifini nasıl yapmasını beklersiniz ki.?

Çok uzun zamandır büyük bir merakla beklediğim The Normal Heart, tarifi imkansız duyguların denizinde boğulmaya terk etti beni adeta. Bu filmi izledikten sonra Aşk kelimesinin anlamını öğrendim desem zannediyorum abartmış olmam. Birçok sahnesinde gözyaşlarımın yanaklarımdan süzülmemek için verdiği mücadeleyi bir ben bilirim bir de gözlerim. Aşk, zaman, mekan, cinsiyet ayırmaksızın yaşanabilecek en güzel duygulardan birisidir muhakkak. Bir erkeğin hemcinsine bu denli yoğun ve inanılması güç denilebilecek boyutta aşık olmasına tanıklık etmek fevkalade bir hoşnutluk bıraktı bende. Küçümseyen gözlerle, yargılayan sözlerle ve en önemlisi Ötekileştiren beyinlerle dolu bir Dünya da insanlık adına çok büyük bir Utanç kaynağıdır Eşcinsellere karşı takınılan bu tavır. Üç maymunu oynayarak tabiri caizse bir soykırımdan başka bir şey değildir ABD hükümetinin 80 li yıllarda sergilemiş olduğu tutum.

Oyunculuklar için ne kadar övgü dolu cümleler kursam eksik kalır. Müthiş kadrosu ve olağanüstü kurgusuyla izleyicinin empati kurmasını sağlayarak bakış açısını ve tüm düşünce yapısını sorgulamasını sağlayan çok kaliteli ve başarılı bir yapım. Özellikle Matthew Bomer ın sırf üstlendiği rolün hakkını verebilmek adına gösterdiği çabayı hayretle izledim. Julia Roberts için zaten sözler söylenmiş nokta konmuştur. Mark Ruffalo ise keyifli bir akşam yemeği sonrası heyecanla beklenen günün tatlısı kıvamındaydı. Ve daha sayamadıklarım. Böylesi bir senaryo için bu kadar kaliteli bir oyuncu kadrosunun seçilmesi gerçekten büyük bir başarı. Özellikle televizyon dizilerinden aşina olduğumuz ve American Horror Story ile hafızalarımıza kazınan Ryan Murphy imzası taşıyor oluşu kalite adına söylenecek başka söz bırakmıyor zaten. Yazık ki HBO kanalı tarafından bir televizyon filmi olarak çekilmiş. Çok isterdim sinema salonlarında izleyiciyle buluşsun. Kesinlikle izlenmesi gereken muhteşem filmlerden birisidir bana göre. Ön yargılarınızdan kurtularak objektif bir bakış açısıyla izleyin demek istiyorum lakin. Farkındayım ki çok büyük bir beklenti benimkisi. 10 / 9
darkblack_d : görmezden gelinme... dışlanma... mücadele... belirsizlik... hayatının tamamının sonsuz bir savaş alanına dönüşmesi... umutsuzluk...
anlatım muhteşem. oyunculuklar süper.

matt bomer, julia roberts'a hayran kaldım. hatta pek hazzetmediğim mark ruffalo bile hoşuma gitti. jim parsons ise sheldon'dan kurtulamıyor benim gözümde maalesef. (ama filmde olmasına çok sevindim yahu )

Sürprizbozan: Göster
okullarda öğretilmeyen II. dünya savaşı kısmı çok güzeldi.


Fragman


[hide]
[fichi]http://link.filmindiriyoruz.biz/url.aspx?ID=1029[/fichi]
[/hide]

[hizliyazi][/hizliyazi]