Zamunda Torrent - Torrent Oyun İndir -Zamunda Film Dizi Program

Orjinalini görmek için tıklayınız: Tarih Hakkında
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6
Tarihçi okudum verdiğin link i ama abim ödtü üniversitesin de okuyor oranın tarihçisı profosor adını unuttun ünlü bir tarihçi o yazdığımı söylemişti bende yazdım bilin diye :angel:

iPad air cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
valla ben tarihi yavuz bahadiroglundan ogrendim kaynaklar ve yazdiklaru bilgiler dogrudur
''Konya seferi sırasında Türklerle giriştiğim bir mücadelede atından düşürdüğüm bir
Sipahi askerinin fırlattığı ok bile beni ayağımdan ağır yaralamıştı, tarihte türklerden daha iyi ok atan bir millet görmedim..''

Bizan İmparatoru Manuel Komnenos
(03.04.2014 21:09)Thanatos Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Anladığım kadarıyla zamanımızın avrupası eskiden cahilliğin hat safhada olduğu toplulukmuş, endülüs müslümanları astronomi matematik tıp eczacılık ... birsürü alanda katkıda bulunmuş zamanla Newton unda yaptığı gibi kendi üstüne mal ederek kendilerini gelişmiş gösterme çabasına girmiş. Doğrumudur ?

bunu yeni öğreniyor olman beni ülkede bilmeyenler ne kadardır acaba diye sorgulamaya götürdü eğer çoğu insan bunlardan habersizse gerçekten yazık bize
not: seni kötüleme amaçlı değildi
(27.04.2014 20:59)last321 Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]
(03.04.2014 21:09)Thanatos Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Anladığım kadarıyla zamanımızın avrupası eskiden cahilliğin hat safhada olduğu toplulukmuş, endülüs müslümanları astronomi matematik tıp eczacılık ... birsürü alanda katkıda bulunmuş zamanla Newton unda yaptığı gibi kendi üstüne mal ederek kendilerini gelişmiş gösterme çabasına girmiş. Doğrumudur ?

bunu yeni öğreniyor olman beni ülkede bilmeyenler ne kadardır acaba diye sorgulamaya götürdü eğer çoğu insan bunlardan habersizse gerçekten yazık bize
not: seni kötüleme amaçlı değildi

Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp. Evet bilmiyordum allah biliyor kaç kişi daha bunu bilmiyor.
avrupa dünyayı tava ve avrupa dışında yaratıklar yaşıyo diyen kilisenin etkisinde ve tuvalet banyo nedir bilmeyen yılda 1-2 kez yıkanılan biyerken ( gelinin elinde çiçek tutması avrupadan gelmiştir nedeni ise evlenirken bari pis kokmasın da çiçek kokusu olması içindir), islam alimleri yıldız konumlarını güneş saatini trigonometrik hesaplamaları ve her türlü ilimle uğraşırlardı her medresenin tavanında trigonometrik yıldız hesaplamaları vardı rasathane gibi şuan o döneme ait medereselerde görülebilr. Sonrasında haçlı seferleri olunca bitakım bilimler yavas yavas avrupaya gitmeye başladı ve kiliseye güven azaldı ve sonunda avrupa bişeyler öğrenip o az bilgiyle bile bu hale geldi ( daha fazla alsa ne olurdu demek değil istediğim bizim geçmiş bilgimiz ne kadar onu göstermek için) ama şuan günümüz ergenleri avrupa buluşlarına! ağzından salyalar akarak bakıyor ve insanı kat be kat sinir ediyor haliyle geçmişini bilmeyen nesil esir olmaya mahkumdur

ve avrupa farkındaysanız (abd de dahil) sadece doğa bilimleriyle (fizik-kimya-biyoloji) uğraşır ama islam alimleri her türlü ilimle uğraşırlardı eğer müslümanlar okusa ki ilk ayettir ( ikra) şuan bu konumda olunmazdı malesef şuan müslümanlara kin var ve her müslüman ülkesine fitne girmiş durumda.
Şunuda bilmek gerekirki ''Biz müslümanız ama hristiyanlar, yahudiler daha güçlü bizden (teknolojik bakımdan) allah neden bize değilde onlara veriyor ?'' demeden önce islamın evrensel olduğunu Allahında yan gelip yatana değil çalışıp çabalayana niğmet verdiğini göz önünde bulundurmalıyız.
Havadan çekilen ilk fotoğraf, Amerikan İç Savaşı sırasında bir balondan çekilmiştir.

Samsun Galaxy S5 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
Çanakkale savaşlarında, Fransız Kuvvetlerine komuta eden General Guro, savaş sırasında bir kolu ile bir bacağının bir kısmını, savaş sahasında bırakarak yurduna dönmüş bir askerdir. Daha sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:

"Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için çocuklarınızla daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Biraz evvel doğa, çevremizde en nefis güzellikteydi. Suçiçekleri, papatyalar, Peygamber çiçekleri, leylaklar bir gökkuşağı âlemi yaratıyordu. Ve şimdi, savaş sahasında dövüş bitmiş, o güzelim tablo kan revan içindeydi. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk. Az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zâyiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutmayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri kendi gömleğini yırtmış, O'nun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtasıyla bir konuşma yaptık:

Niçin, öldürmek istediğin askere şimdi yardım ediyorsun?

Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:

'Bu Fransız yaralanınca yanıma düştü. Cebinden yaşlı bir kadın resmini çıkardı. Bir şeyler söyledi. Anlamadım!.. Ama herhalde annesi olacaktı. Benimse kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün!...

Bu asil ve âlicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk Askeri'nin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan gözyaşlarımın donduğunu hissettim! Çünkü; Türk askerinin göğsünden, bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı!..

Az sonra ikisi de öldüler!...'

General Guro, Fransız Kuvvetleri Komutan
"alıntıdır"
Tarihte Yeniçeri kıyafetleri ile Türk'lerin Alman'lara yardımı..
Tarihten günümüze ders almamız gereken olaylarla doludur. Özellikle Osmanlının her dönemde yardım isteyen ülkelere ilginç yöntemleri vardı. İşte aşağıdaki olayda da Osmanlının Ren nehri kıyısındaki Fransız ve Almanlar arasındaki sorunu nasıl çözdüğünü görecek ve o dönemden şimdiki döneme nasıl gelindiğini hayretler içinde kendi kendinize bir düşünün ve çöküş dönemindeki bir imparatorluk dahi olsa, yardım isteyenlere karşı bir şekilde olsa yardım etmesini okuyacaksınız..

YENİÇERİ KIYAFETLERİ

18.yüzyılda Almanya'nın Mülheim şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.

Fransızlar, her sene nehrin Almanlar’daki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı.

O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar.

Mektupta şöyle denmektedir:

"Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslamiyet’in de halifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkanı sağlayın."

Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır. Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar:

"Fransızlar korkak ademlerdir. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir.

Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerınde dolaştırın. Karşıdan gören Fransızlar için bu kâfidir."

Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar. Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında dolaşmaya başlarlar.

Ertesi gün, karşıdan gelen haber, Almanlar’ın sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur:

"Osmanlılar’dan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini de terkederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar. Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir."

Bu olay, Mülhaymli’lerin gönüllerin de taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym'a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar.

Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrıca, halen olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip hadiseyi temsilen kutlarlar.

Bu olay Osmanlı'nın sadece bir yeniçeri kıyafetiyle Almanlar’ı Fransızlar’ın elinden ve talanından nasıl kurtardığını gösteren maziden elmas bir tablo olarak kalmaktadır.

"alıntıdır"
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6
Referans URL