15.02.2017, 22:24
[a]
Yönetmen: Olivier Megaton
Senaryo: Luc Besson , Robert Mark Kamen
Ülke: Fransa
Tür: Aksiyon , Suç , Gerilim
IMDB Puanı: 6.3
Vizyon Tarihi: 05 Ekim 2012 (Türkiye)
Bütçe: $45,000,000 / Hasılat: $376,141,306
Çekim Yeri: Türkiye
Nam-ı Diğer: Taken 2
[hakkinda]Senaristliğini Luc Besson ve Robert Mark Kamen'in yaptığı aksiyon ve gerilim filmi ''Takip: İstanbul''un yönetmenliğini, Olivier Megaton üstlendi.
Filmin ilk serisinde Bryan Mills'in kızını kaçıran ve yine Mills tarafından öldürülen çete elemanlarından birinin babası, bu sefer de intikam almak için Neeson'ın İstanbul'da tatil yapan karısını kaçırır. Emekli CIA ajanı Bryan Mills de olayın takipçisi olarak bunu yapanları yakalamaya çalışır.
Filmde, Liam Neeson'ın yanı sıra Maggie Grace, Famke Janssen, Rade Serbedzija, Luke Grimes, John Gries ve Leland Orser rol alıyor. [/hakkinda]
[yorumlar][/yorumlar]
KeyserSoz3 : Ben artık bu muhabbetlerden sıkıldım ya. Türkiye'de geçen bir filmde öncelikle benim vatanım nasıl tanıtılmış ona bakarım. İsterse film imdb'de 1 numara olsun umrumda değil, o film benim gözümde biter. Nikita'da da böyle olmuştu. Her yer sarıklı adamlarla doluydu.
Neden Türkiye yabancılara bu şekilde manipüle ediliyor anlamıyorum. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz, elhamdülillah Müslümanım ama insanların Müslüman olma gibi bir zorunluluğu yok. Bir ülkeyi kara çarşafla tanıtmak nedir Allah aşkına. Camilerimizi koyarsınız, ezanı koyarsınız anlarım. Ben camimle ezanımla utanacak bir adam değilim. Bu böyle arkadaş işinize geliyorsa. Zaten turistlerden sırf camilerimizi görmek için gelenler bile var. Kara çarşaf ise bana göre medeniyetsizliğin en büyük göstergesidir, örümcek kafalılıktır. Bu çarşaf yüzünden bize el-kaide diyorlar, Arap diyorlar, Terörist diyorlar, kadınları recm ediyorsunuz diyorlar. Yıllardır böyle bir ülke olmadığımızı ispatlamaya çalışıyorum yabancılara, kavga ediyorum onlarla. Kendini bilmez iki tane adam gelsin, yangına körükle gitsin. Ben istemiyorum böyle düşünceleri arkadaş. Ülkemin bu şekil tanıtılmasını sindiremiyorum.
Luc Besson iyice perdeleri yırtmış anlaşılan. Sinirden elim ayağım titriyor ya. Sen Türkiye'yi nasıl kara çarşafla örtüştürürsün. Adi herif seni. Sonra vay efendim Türkiye neden yurt dışında itibar görmüyor. Boğazlıyasım geldi yapımcıları.
Bu filmlerin Türkiye'de çekilmesine hangi kurum izin veriyorsa bir incelesinler filmin nasıl çekileceğini sonra izin versinler. Bir baksınlar ülkem nasıl tanıtılmak isteniyor diye. Tabi sizin ülkeniz için bu durum umuruzunuzda değil. Gurur duyarsınız terörist imajında olmaya. Umurunuzda olsa bu durumlarda olmazdık. Bu filmi çekene de çektirene de yazıklar olsun, Allah’ınızdan bulun.
Hele ki sen benim toplumumu 2012 yılında nasıl murat 131'den yapılma bir polis arabasıyla tanıyorsun. Luc Besson kültürümüzü ve yaşam biçimi çok güzel aşağılamış. Bir araştırmacı ve belgeselci bu adam. Kesin egolarını tatmin etmeye çalıştı. Kuyruk acınız mı var Luc ve Olivier Megaton!! Güzelim ülkemi nasıl tanıtmışsınız!! İstanbul sadece orada gösterdiğiniz arka sokaklardan mı ibaret? Neden başka yerleri göstermezsin. Kasıt var bunda kasıt. Fransızsınız belki ondandır.
Devletin devletlik görevini yerine getirmediği bir yerde her şey mübahtır. Filmin adı değişsin bence. ''Kara çarşaflı Ninjalar…''
Onur Turan : " Ülkemizi kötü göstermiş " meselesine hiç girmeden;
tamamen sinematografik açıdan bir sürü saçmalık sıralayabilirim bu filmle ilgili.
Nerde ilk filmdeki heyecan fırtınası, kaliteli kurgu akışı, aksiyon sahneleri nerde bu film... Çeyrek kalitesinde bile değil.
1) Öncelikle o kara mizah filmlerine taş çıkartacak Arnavutluk - Türkiye sınır geçme sahnesinden başlamak istiyorum.
Hadi coğrafyadan bihaber gerzek Amerikalılara sınır komşusu olmayı yutturdunuz.
Allah aşkına hangi akla hizmet böylesi basit bir şekilde hazırladınız bu sınır bölgesini... Gören mahalle girişi sanır.
Zaten buradan başlayarak berbat bir film olacağının sinyalleri veriliyor.
2) Araba süremeyen ergen saf kızımız İstanbul'da rallici kesiliyor ve ajanlığa bürünüyor.
En işlek yerlerde maşallah martılara simit atar gibi oraya buraya bombaları fırlatıyor.
3) Kara çarşaflı meselesi için sokaktan geçen alelade insanlar olsa açıkçası hiçbir şey demezdim çünkü ülkemizde böyle görüntüler mevcut.
Ama hiç alakasız en az iki üç sahnede bu çarşaflı kadınların kasten yerleştirildikleri o kadar belli ki, işte buna itiraz ediliyor zaten.
4) Araba uçma sahnesi için ne hikmetse kaç tane caddede bir tane bile insan geçmiyor. O kadar belli ki trafiğe kapattıkları, bu kadar mı kötü çekim yapılır.
Maliyetten kısmak için eski polis arabalarına kalmaları yorumsuz.
5) Amerikan büyükelçiliği sahnesi ayrı bir komedi. Savaşa hazır bir şekilde bekleyen coniler hemen silaha sarılıp, güçlü ve mağrur ABD imajı yine korunuyor. Arka arkaya zoomlanan ABD bayrakları falan da işin ekstrası.
6) Kemençe çalan yaşlı amcamıza bile " sen şurada put gibi dur " dedikleri o kadar belli ki...
Yani tonla daha başka şey sayabilirim şu film için...
Pis görüntülerle sunulan Arnavutluk'tan, mutlu mesut müthiş bir hayatın hüküm sürdüğü Los Angeles topraklarına zıplıyor film,
sonra yine en rezil ve berbat Türk sokaklarının seçildiği yerlerden, milkshakelerini yudumladıkları huzurlu Amerika coğrafyası... Tamemen bilinçaltına oynama çabaları...
o Luc Besson'ın senarist ve yapımcılığını yerim! Bu kadar mı düştün be adam! Kalite anlamında beş para etmez bir isim olduğun tescillenmiş bu filmle.
3 puan veriyorum. O da filmin temposu, müzikleri ve birkaç oyuncu performansı için.
fahrican_54 : Filmi izledim. Bir eleştirim var.
istanbulda varoş yerleri çekmişler. 131 murat polis arabalarımı kaldı. Türkiyeyi 1970 yıllarda gibi göstermişler ve kendi ülkelerinde lüks mekanları çekmişler.
Türkiyenin bu şekilde tanıtılması çok üzücü. Bu filmin yapımcılarını kınıyorum.
Fragman
[hide]
[upto]https://filmindiriyoruz.biz/takip-istanbul-taken-2-2-9367.html[/upto]
[/hide]
[hakkinda]Senaristliğini Luc Besson ve Robert Mark Kamen'in yaptığı aksiyon ve gerilim filmi ''Takip: İstanbul''un yönetmenliğini, Olivier Megaton üstlendi.
Filmin ilk serisinde Bryan Mills'in kızını kaçıran ve yine Mills tarafından öldürülen çete elemanlarından birinin babası, bu sefer de intikam almak için Neeson'ın İstanbul'da tatil yapan karısını kaçırır. Emekli CIA ajanı Bryan Mills de olayın takipçisi olarak bunu yapanları yakalamaya çalışır.
Filmde, Liam Neeson'ın yanı sıra Maggie Grace, Famke Janssen, Rade Serbedzija, Luke Grimes, John Gries ve Leland Orser rol alıyor. [/hakkinda]
[yorumlar][/yorumlar]
Neden Türkiye yabancılara bu şekilde manipüle ediliyor anlamıyorum. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz, elhamdülillah Müslümanım ama insanların Müslüman olma gibi bir zorunluluğu yok. Bir ülkeyi kara çarşafla tanıtmak nedir Allah aşkına. Camilerimizi koyarsınız, ezanı koyarsınız anlarım. Ben camimle ezanımla utanacak bir adam değilim. Bu böyle arkadaş işinize geliyorsa. Zaten turistlerden sırf camilerimizi görmek için gelenler bile var. Kara çarşaf ise bana göre medeniyetsizliğin en büyük göstergesidir, örümcek kafalılıktır. Bu çarşaf yüzünden bize el-kaide diyorlar, Arap diyorlar, Terörist diyorlar, kadınları recm ediyorsunuz diyorlar. Yıllardır böyle bir ülke olmadığımızı ispatlamaya çalışıyorum yabancılara, kavga ediyorum onlarla. Kendini bilmez iki tane adam gelsin, yangına körükle gitsin. Ben istemiyorum böyle düşünceleri arkadaş. Ülkemin bu şekil tanıtılmasını sindiremiyorum.
Luc Besson iyice perdeleri yırtmış anlaşılan. Sinirden elim ayağım titriyor ya. Sen Türkiye'yi nasıl kara çarşafla örtüştürürsün. Adi herif seni. Sonra vay efendim Türkiye neden yurt dışında itibar görmüyor. Boğazlıyasım geldi yapımcıları.
Bu filmlerin Türkiye'de çekilmesine hangi kurum izin veriyorsa bir incelesinler filmin nasıl çekileceğini sonra izin versinler. Bir baksınlar ülkem nasıl tanıtılmak isteniyor diye. Tabi sizin ülkeniz için bu durum umuruzunuzda değil. Gurur duyarsınız terörist imajında olmaya. Umurunuzda olsa bu durumlarda olmazdık. Bu filmi çekene de çektirene de yazıklar olsun, Allah’ınızdan bulun.
Hele ki sen benim toplumumu 2012 yılında nasıl murat 131'den yapılma bir polis arabasıyla tanıyorsun. Luc Besson kültürümüzü ve yaşam biçimi çok güzel aşağılamış. Bir araştırmacı ve belgeselci bu adam. Kesin egolarını tatmin etmeye çalıştı. Kuyruk acınız mı var Luc ve Olivier Megaton!! Güzelim ülkemi nasıl tanıtmışsınız!! İstanbul sadece orada gösterdiğiniz arka sokaklardan mı ibaret? Neden başka yerleri göstermezsin. Kasıt var bunda kasıt. Fransızsınız belki ondandır.
Devletin devletlik görevini yerine getirmediği bir yerde her şey mübahtır. Filmin adı değişsin bence. ''Kara çarşaflı Ninjalar…''
Onur Turan : " Ülkemizi kötü göstermiş " meselesine hiç girmeden;
tamamen sinematografik açıdan bir sürü saçmalık sıralayabilirim bu filmle ilgili.
Nerde ilk filmdeki heyecan fırtınası, kaliteli kurgu akışı, aksiyon sahneleri nerde bu film... Çeyrek kalitesinde bile değil.
1) Öncelikle o kara mizah filmlerine taş çıkartacak Arnavutluk - Türkiye sınır geçme sahnesinden başlamak istiyorum.
Hadi coğrafyadan bihaber gerzek Amerikalılara sınır komşusu olmayı yutturdunuz.
Allah aşkına hangi akla hizmet böylesi basit bir şekilde hazırladınız bu sınır bölgesini... Gören mahalle girişi sanır.
Zaten buradan başlayarak berbat bir film olacağının sinyalleri veriliyor.
2) Araba süremeyen ergen saf kızımız İstanbul'da rallici kesiliyor ve ajanlığa bürünüyor.
En işlek yerlerde maşallah martılara simit atar gibi oraya buraya bombaları fırlatıyor.
3) Kara çarşaflı meselesi için sokaktan geçen alelade insanlar olsa açıkçası hiçbir şey demezdim çünkü ülkemizde böyle görüntüler mevcut.
Ama hiç alakasız en az iki üç sahnede bu çarşaflı kadınların kasten yerleştirildikleri o kadar belli ki, işte buna itiraz ediliyor zaten.
4) Araba uçma sahnesi için ne hikmetse kaç tane caddede bir tane bile insan geçmiyor. O kadar belli ki trafiğe kapattıkları, bu kadar mı kötü çekim yapılır.
Maliyetten kısmak için eski polis arabalarına kalmaları yorumsuz.
5) Amerikan büyükelçiliği sahnesi ayrı bir komedi. Savaşa hazır bir şekilde bekleyen coniler hemen silaha sarılıp, güçlü ve mağrur ABD imajı yine korunuyor. Arka arkaya zoomlanan ABD bayrakları falan da işin ekstrası.
6) Kemençe çalan yaşlı amcamıza bile " sen şurada put gibi dur " dedikleri o kadar belli ki...
Yani tonla daha başka şey sayabilirim şu film için...
Pis görüntülerle sunulan Arnavutluk'tan, mutlu mesut müthiş bir hayatın hüküm sürdüğü Los Angeles topraklarına zıplıyor film,
sonra yine en rezil ve berbat Türk sokaklarının seçildiği yerlerden, milkshakelerini yudumladıkları huzurlu Amerika coğrafyası... Tamemen bilinçaltına oynama çabaları...
o Luc Besson'ın senarist ve yapımcılığını yerim! Bu kadar mı düştün be adam! Kalite anlamında beş para etmez bir isim olduğun tescillenmiş bu filmle.
3 puan veriyorum. O da filmin temposu, müzikleri ve birkaç oyuncu performansı için.
fahrican_54 : Filmi izledim. Bir eleştirim var.
istanbulda varoş yerleri çekmişler. 131 murat polis arabalarımı kaldı. Türkiyeyi 1970 yıllarda gibi göstermişler ve kendi ülkelerinde lüks mekanları çekmişler.
Türkiyenin bu şekilde tanıtılması çok üzücü. Bu filmin yapımcılarını kınıyorum.
360P İNDİR
[hide]
[upto]https://filmindiriyoruz.biz/takip-istanbul-taken-2-2-9367.html[/upto]
[/hide]