20.01.2014, 19:59
![[Resim: DGZJ6mB.png]](http://i.imgur.com/DGZJ6mB.png)
![[Resim: NG4ts3k.png]](http://i.imgur.com/NG4ts3k.png)
L.A.Noire - [PS3] - [APATHY] - Zamunda Hızlı Torrent
![[Resim: CKPLJ7s.png]](http://i.imgur.com/CKPLJ7s.png)
Boyut: 23.22 GB
![[Resim: CjFMkbe.png]](http://i.imgur.com/CjFMkbe.png)
1997 yılında Titanic adlı blockbuster gösterime girip oscar ödüllerini süpürürken sinema tarihinde yapılmış en iyi polisiye filmlerden birisi gözden kaçmıştır her zaman. Bu filmin adı L.A. Confidental'dır. Film, 1950 yılında Los Angeles'ta geçmektedir ve bu film, kara film denilen "film noir" olarak adlandırılan filmlerin en güzel örneklerindendir. Aynı şekilde 1946 yılında Black Dahlia denen ve hala sırrı çözülememiş cinayetlerin yaşandığı bir arenadır o zamanların Los Angeles'ı. Artık savaş bitmiştir ve Amerika, dünyanın hakimi olmaya başlamıştır. Hollywood, bir insan öğütme makinesi olarak çarklarını işletmeye çoktan başlamıştır. Ancak dışarıdan bakanlar için adı melekler şehri olan bu şehrin ışıkları ve melekleri, insanla beslenmeye hazırdır.
L.A. Noire bu ortamın ortasında başlıyor. Kahramanımız Cole Phelps adlı bir polis memuru. Phelps, dürüst ve kötü adamları yakalamaktan başka bir amacı olmayan son derece iyi niyetli bir kardeşimiz. Oyuna başladığınızda ilk dikkatinizi çekecek olan şey şu; Bu oyunun adı neden noir? Her yer son derece aydınlık? Oyunda karanlık bir ortam bulunmuyor. Işıklandırmalar ve Los Angeles'ın tüm ayrıntıları gayet berrak biçimde sunuluyor. Oyunun ilerleyen aşamalarında anlıyorsunuz ki oyunun adındaki bu "noire" kelimesi, aslında bu şehirdeki irinin, riyanın ve dönen pisliklerin sonucu orada duruyor.
Rockstar'ın daha evvel çıkardığı ve artık şaheser demekten başka çare bırakmayan oyunları GTA serisi ve Red Dead Redemption'a göre oyun oldukça düz ilerleyen bir oyun. Senaryo, oyunun en büyük kozu. Evet oyun sandbox bir oyun yani açık dünya denilen, oyunculara bir mekan verip o mekanda dilediği gibi gezip tozma olanağı sağlayan bir oyun olsa da, aslında bu sadece basit bir özellik olarak orada kalıyor. Ne GTA'daki gibi manyakça dilediğinizi yapabiliyorsunuz, ne de Red Dead Redemption'daki gibi bir şeyleri keşfetmenize yol açıyor. Oyunda sadece 30 adet bilinmeyen bölge veya mekan var, bunları keşfetmeniz size deneyim puanı kazandırıyor. Bir de oyunun içindeki envai çeşit aracı kullanmanızın zevki kalıyor. Dilediğiniz aracı alıp kullanabiliyorsunuz bunun bir cezası yok ancak çevredeki vatandaşlara zarar vermeniz görevlerinizin sonlanmasına neden olabiliyor eğer görev üzerindeyseniz.
Oyun genel anlamıyla senaryo, diyalog ve ipuçları üzerinden ilerliyor. Yani ne keşfedilecek müthiş silahlar var, ne de toplanacak materyaller var. Oyunun olayı bir şeyleri toplamak, güçlenmek, adam öldürmek falan değil. Ancak şehrin dört bir yanına dağılmış gazeteleri okumanız halinde senaryoyla ilintili bir yan hikayeyle karşılaşıyorsunuz. Bir psikiyatrist hakkında olan bu hikaye okuduğunuz gazete manşetleri yoluyla size iletiliyor. Ayrıca bazı ufak tefek puzzlelar da oyuna serpiştirilmiş. Ayrıca polis aracıyla devriye attığınızda polis telsizinden size iletilen bazı olayları çözebilirsiniz. Bu olayların çoğunda suçluları kovalamak, onlarla çatışmaya girmek gibi aksiyonlarla karşılaşıyorsunuz. Çatışma dinamikleri oldukça basitleştirilmiş. Adam kovalamaca oldukça eğlenceli. Burada da anlıyorsunuz ki oyunun amacı adam öldürmek değil. Olay çözmek. Bu sokak olaylarının sayısı da 40 adet ve bunların tamamını çözdüğünüzde bazı kıyafetler oyunda açılıyor ve kahramanınız daha şık bir görüntüye bürünebiliyor.
Los Angeles şehrinin modellemesine gelirsek eğer, tek kelimeyle mükemmel. Resmen oradasınız. Gezerken, adım atarken etrafınızda olup biten hemen her şey yaşıyor. Yine çok afilli ayrıntılarla dolu oyun. Örneğin daha savaş biteli bir sene olmuşken bile anti komunist propagandalar radyolardan duyuluyor. Richard Nixon afişleri ve posterleri her yeri süslüyor. Amerikan halkının "biz çok güçlüyüz" algısını sonuna dek hissettiriyor oyun ve bu kibri de, ideolojik cehaleti de alttan alttan vermeyi ihmal etmiyor. Aslında oyunun vermeye çalıştığı bir mesaj olmasa da şunu hissettiriyor insana; insanlar riyakardır, yalancıdır. İşini bilen adam her istediğini yapabilir. Zaten bunu da oyunun senaryosunda çok net biçimde anlayabiliyorsunuz.
Gelelim asıl olayımıza; Vakalar. Bizlere senaryo ilerledikçe görevler veriliyor ve bu görevlerdeki cinayetleri, suçları çözmemiz isteniyor. Bunu yaparken olay yeri incelemesini çok dikkatli biçimde yapmamız gerekiyor. Tanıkları çok iyi biçimde sorgulamamız gerekiyor ve buraya dikkat; oyunun en büyük alameti farikası olan motion cap teknolojisiyle yani karakterlerin yüzlerine uygulanan ve son derece canlı gösteren bu teknolojiyle sorgulamalarda karşınızdakinin mimiklerine bakarak onların yalan mı söylediğini, doğru mu söylediğini yoksa durumun şüpheli mi olduğuna karar vermek zorundasınız. Eğer karşınızdakinin yalanını yakaladıysanız, mutlaka elinizdeki bir kanıtı oraya sürmek zorundasınız yoksa o konuşma orada bitiyor. Elinizdeki tanıktan öğreneceklerinizi de öğrenemiyorsunuz. O nedenle birini yalan söylediğiyle ilgili itham edecekseniz iki kere düşünmeniz gerekiyor.
L.A. Noire bu ortamın ortasında başlıyor. Kahramanımız Cole Phelps adlı bir polis memuru. Phelps, dürüst ve kötü adamları yakalamaktan başka bir amacı olmayan son derece iyi niyetli bir kardeşimiz. Oyuna başladığınızda ilk dikkatinizi çekecek olan şey şu; Bu oyunun adı neden noir? Her yer son derece aydınlık? Oyunda karanlık bir ortam bulunmuyor. Işıklandırmalar ve Los Angeles'ın tüm ayrıntıları gayet berrak biçimde sunuluyor. Oyunun ilerleyen aşamalarında anlıyorsunuz ki oyunun adındaki bu "noire" kelimesi, aslında bu şehirdeki irinin, riyanın ve dönen pisliklerin sonucu orada duruyor.
Rockstar'ın daha evvel çıkardığı ve artık şaheser demekten başka çare bırakmayan oyunları GTA serisi ve Red Dead Redemption'a göre oyun oldukça düz ilerleyen bir oyun. Senaryo, oyunun en büyük kozu. Evet oyun sandbox bir oyun yani açık dünya denilen, oyunculara bir mekan verip o mekanda dilediği gibi gezip tozma olanağı sağlayan bir oyun olsa da, aslında bu sadece basit bir özellik olarak orada kalıyor. Ne GTA'daki gibi manyakça dilediğinizi yapabiliyorsunuz, ne de Red Dead Redemption'daki gibi bir şeyleri keşfetmenize yol açıyor. Oyunda sadece 30 adet bilinmeyen bölge veya mekan var, bunları keşfetmeniz size deneyim puanı kazandırıyor. Bir de oyunun içindeki envai çeşit aracı kullanmanızın zevki kalıyor. Dilediğiniz aracı alıp kullanabiliyorsunuz bunun bir cezası yok ancak çevredeki vatandaşlara zarar vermeniz görevlerinizin sonlanmasına neden olabiliyor eğer görev üzerindeyseniz.
Oyun genel anlamıyla senaryo, diyalog ve ipuçları üzerinden ilerliyor. Yani ne keşfedilecek müthiş silahlar var, ne de toplanacak materyaller var. Oyunun olayı bir şeyleri toplamak, güçlenmek, adam öldürmek falan değil. Ancak şehrin dört bir yanına dağılmış gazeteleri okumanız halinde senaryoyla ilintili bir yan hikayeyle karşılaşıyorsunuz. Bir psikiyatrist hakkında olan bu hikaye okuduğunuz gazete manşetleri yoluyla size iletiliyor. Ayrıca bazı ufak tefek puzzlelar da oyuna serpiştirilmiş. Ayrıca polis aracıyla devriye attığınızda polis telsizinden size iletilen bazı olayları çözebilirsiniz. Bu olayların çoğunda suçluları kovalamak, onlarla çatışmaya girmek gibi aksiyonlarla karşılaşıyorsunuz. Çatışma dinamikleri oldukça basitleştirilmiş. Adam kovalamaca oldukça eğlenceli. Burada da anlıyorsunuz ki oyunun amacı adam öldürmek değil. Olay çözmek. Bu sokak olaylarının sayısı da 40 adet ve bunların tamamını çözdüğünüzde bazı kıyafetler oyunda açılıyor ve kahramanınız daha şık bir görüntüye bürünebiliyor.
Los Angeles şehrinin modellemesine gelirsek eğer, tek kelimeyle mükemmel. Resmen oradasınız. Gezerken, adım atarken etrafınızda olup biten hemen her şey yaşıyor. Yine çok afilli ayrıntılarla dolu oyun. Örneğin daha savaş biteli bir sene olmuşken bile anti komunist propagandalar radyolardan duyuluyor. Richard Nixon afişleri ve posterleri her yeri süslüyor. Amerikan halkının "biz çok güçlüyüz" algısını sonuna dek hissettiriyor oyun ve bu kibri de, ideolojik cehaleti de alttan alttan vermeyi ihmal etmiyor. Aslında oyunun vermeye çalıştığı bir mesaj olmasa da şunu hissettiriyor insana; insanlar riyakardır, yalancıdır. İşini bilen adam her istediğini yapabilir. Zaten bunu da oyunun senaryosunda çok net biçimde anlayabiliyorsunuz.
Gelelim asıl olayımıza; Vakalar. Bizlere senaryo ilerledikçe görevler veriliyor ve bu görevlerdeki cinayetleri, suçları çözmemiz isteniyor. Bunu yaparken olay yeri incelemesini çok dikkatli biçimde yapmamız gerekiyor. Tanıkları çok iyi biçimde sorgulamamız gerekiyor ve buraya dikkat; oyunun en büyük alameti farikası olan motion cap teknolojisiyle yani karakterlerin yüzlerine uygulanan ve son derece canlı gösteren bu teknolojiyle sorgulamalarda karşınızdakinin mimiklerine bakarak onların yalan mı söylediğini, doğru mu söylediğini yoksa durumun şüpheli mi olduğuna karar vermek zorundasınız. Eğer karşınızdakinin yalanını yakaladıysanız, mutlaka elinizdeki bir kanıtı oraya sürmek zorundasınız yoksa o konuşma orada bitiyor. Elinizdeki tanıktan öğreneceklerinizi de öğrenemiyorsunuz. O nedenle birini yalan söylediğiyle ilgili itham edecekseniz iki kere düşünmeniz gerekiyor.
![[Resim: Ci99Fp1.png]](http://i.imgur.com/Ci99Fp1.png)
![[Resim: iHbN0vs.jpg]](http://i.imgur.com/iHbN0vs.jpg)
![[Resim: WvXWLq1.jpg]](http://i.imgur.com/WvXWLq1.jpg)
![[Resim: YNFY1B6.jpg]](http://i.imgur.com/YNFY1B6.jpg)
![[Resim: 8eREzoB.png]](http://i.imgur.com/8eREzoB.png)
Bu oyun için CFW 4.46 ve üstü güncelleme gereklidir.
[dosyaid]9831[/dosyaid]
İndirmek İçin "TORRENT INDIR veya DOSYA INDIR" Yazılı Resimlere Tıklayınız.