Far Cry 3 şu ana kadar Ubisoft'un Watch Dogs'dan sonraki en kapsamlı oyunu bana kalırsa. Far Cry 3 oynanışı, yapısı ile GTA'yı aratmayacak ortam kurmuş durumda. Bu oyunu sizlere tanıtmak istedim. Umarım düzgün şekilde tanıtabilirim. Bu arada ben Türkçe yama kullanıyorum. Oyunun bir bölümünde acaba çeviren kişi şaka mı yapıyor dedim. Açıklama İngilizce olduğundan onu okudum. Meğerse cidden doğru çevirmiş.

Not: Türkçe yamayı sitemizden indirebilirsiniz.

HİKAYE

Oyunda Jason adında babasını kaybetmiş ve abisi orduda çalışmış bir karakteri yöneteceğiz. İlk başta bizi Vaas denen bir terörist başı kaçırır. Adam biraz psikopattır. (Bizi oyunun ilerleyen bölümlerinde öldürmeye çalışacak.) Bizi öldüreceği zaman bize "Sana deliliğin tanımını söylemiş miydim ha?" diye söyleyip duracak. Neyse oyunun başına dönelim. En son bizi Vaas kaçırmıştı. Abimizde ordudandı. Bizi kafese tıkmışlardı ve ellerimiz bağlıydı. Abimiz terörist gider gitmez elinin bağlı olduğu ipin bağını çözüyor ve sonra bizimkini de çözüyor.

Orada duran teröriste bir şeyler diyor. Terörist kafese yaklaşır yaklaşmaz abimiz teröristi yok edip üstündeki anahtarla kafesi açıyor. Sonra abimizi takip edip kamptan çıkıyoruz ki abimiz çıkamıyor. Çünkü bizi Vaas fark ediyor ve abimizi vuruyor. Bizim adam korkuyor küfür ediyor. Sonra Vaas "10'a kadar sayıcam. Sonra sana ateş ediceğim. kaç kaç hadi!" diyor. Biz kaçıyoruz sonra bir yerden atlıyoruz ve hop siyah ekran. Uyanıyoruz. Karşımızda Dennis denen bir adam. Far Cry 2'nin başı gibi bıçağı alıp oraya buraya fırlatıyor. (Hatta giriş bile Far Cry 2'ye benzemiş.) Sonra bizdensin filan diyor. Bizi köylülere tanıtıyor. Alkışlıyorlar bizi. Ve Dennis ile ilk radyo kulemizi ele geçiriyoruz. Bitkileri topluyoruz. Sonra aksiyon başlıyor.

...

Vaas'ı öldürüyoruz. Bizi Citra uyandırıyor. Güçlüsün sen diyor. Rakyat için bunu yaptın diyor. Aslında Vaas benim kardeşimdi diyor. Ama Hoyt denen bir adam onu yoldan çıkarttı, uyuşturucuya başlattı diyor. Hoyt'u bulacağım diyoruz ve ajan Willis'i arıyoruz. Willis uçak kalkacak gelebilirsen gel diyor. (Hedefimiz Hoyt'un adasına uçmak.)

Onun yanına gidiyoruz. (Hava alanına). Teröristlerle çatıştığını görüyoruz ve ona yardım ediyoruz. O da uçağı tamir etmeye başlıyor. Görevimiz onu korumak. Sonra uçağa biniyoruz. Terörist kampında Sam diye birinin olduğunu onun bize yardım edeceğini söylüyor. Bize de bir rüzgar kıyafeti (Wingsuit) veriyor. Sonra adaya atlıyoruz. Gerçekten çok güzel oluyor o an. Sam'i buluyoruz. O bize bizim tipimizi bilmediklerini onun için terörist kıyafeti giyip aralarına girmemizi söylüyor. (Bu Sam Willis gibi casus.)

Bir mekana gidiyoruz ve acemi bir teröristin kıyafetini çalıyoruz.

Benden size tavsiye terörist kıyafetiniz varken radyo kulelerini ele geçirin.

...

Hoyt, Jason ve Sam poker masasına oturuyor. 1. el biter bitmez Hoyt bıçağını Sam'in boğazına geçiriyor. Sonra bize zorla poker oynatıyor. Oynadıktan sonra yenildin diyor bir parmağımızı kesiyor. sonra Vaas'ı öldürdüğümüz gibi bir ortamda onu da öldürüyoruz ve kardeşimizi hava alanından alıyoruz. Sonra helikoptere biniyoruz ve kardeşimize onun sürmesini söylüyoruz. Helikopteri koruyoruz düşmanlardan. Sonra bizimkilerin yanına gidiyoruz (arkadaşları). Ev yanmış durumda. Doktora soruyoruz. O da orman savaşçıları (Rakyatların tapınakçı kısmı) kaçırdı arkadaşlarını diyor. Biz de kardeşimizle oraya gidiyoruz. Citra bizi istiyor ve sihir yapıyor.. Bir yolda yürüyoruz (aksiyon yok). Yolun sonuna gidiyoruz. Kılıcı alıyoruz ve kendimizi kılıcı sevgilimizin gırtlağına dayamış durumda buluyoruz. "Lütfen yapma Jason" diyor. Orada isterseniz arkadaşlarınızı seçiyorsunuz, isterseniz Citra'yı seçiyorsunuz.

...

Oraya kadar da gelin görün. Zaten bu kadar anlattım.

KARAKTER

Karakterimiz ilk başlarda korkağın teki oluyor. Sonra adam başımıza seri katil çıkıyor. Yok Vaas'ı öldüreceğim, yok Hoyt'u öldüreceğim. Herkesi öldüren korkusuz bir canavar oluyor. Zaten oyunun sonunda da söylüyor: "Ben bir canavara dönüştüm." diye. Gerçekten muhteşem oyun. Mutlaka oynayın.

Artıları:

- Oyun çok kapsamlı. (hayvan avlama, bitki toplama, araba sürme, radyo kulesi ele geçirme, outpostlar gibi...)

- Oyunda çok fazla görev var. Size tavsiyem ilk başta yan görevleri yapın. Eğer ana görevleri yaparsanız çok sıkılacaksınız ve yan görevleri yapmayacaksınız.

- Hikaye iyi uydurulmuş.

- Oyunda gördüğümüz her şey hakkında detaylı bilgi verilmiş. (El defterine bakın.)

- Kendi eşyalarımızı üretmemiz istenmiş. (Crafting) minecraft gibi bir his oluyor.

- Hem bölümlerde ilerliyoruz hem de karakterimiz olarak ilerliyoruz. (Beceriler)


Eksileri:

- Bir yere RPG ile roket gönderdiğinizde hemen yanmıyor 4-5 saniye sonra yanıyor. Çok saçma olmuş.

- Bazı yerlerde uğraş olmamış. Örneğin: (Bu çimen neden havada?)



- Zıplama biraz abartılmış. Oyunun başında zıpladığımda Dennis'in boyunu geçiyordum neredeyse.






Not: Oyunun grafikleri ultradadır. Kenar yumuşatma kapalıdır. V-Sync'de kapalıdır. 1360x768 çözünürlüğünde oynanmıştır.

Puanı: 9.5